Kosova'nın başkenti ve en büyük şehri Priştine'dir. De jure olarak Birleşmiş Milletler Kosova Geçici Yönetim Misyonu'nun Priştine Bölgesi'nde bulunur. Kosova'nın en gelişmiş şehridir. Kosova 2008 yılında bağımsızlığını ilan etmiştir.
Kosova'nın Priştine ilinde İngilizce konuşma oranı çok az. Priştine'de hem Sırpça hem de Arnavutça konuşuluyor. Prizren'e göre Türkçe konuşanların sayısı çok az. Hatta ben konuştuğumda beni anlayan 50 kişiden sadece 2'si gibi bir oran. Priştine yada Kosova'ya gidilecek en ideal aylar Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları olarak düşünüyorum. Araçla balkan turu yapan biri olarak Kosova'dan geçerken 15 Euro trafik poliçesi tekrar yaptırdım. Üstelik yeşil sigortam olmasına rağmen. Hatta 45 dakika oradaki görevlilerle tartıştım. Üstelik ben Türküm neden bana bunu yapıyorsunuz dememe rağmen o kadar kötü davranışa mağruz kaldım ki keşke hiç gitmeseydim dedim Kosova'ya. Resmen soymaya daha ülkeye girerken başlıyor Kosova.
Priştine'de herkes burada dolaşıyor. Geniş bir süs havusu ve heykeli göreceksiniz. Zaten öğle saatlerinden sonra kalabalık bir alan haline dönüşüyor. Skanderberg, Osmanlı'da İskender Bey olarak bilinmektedir. 1423-1443 yılları arasında Osmanlıya hizmet etmiş Arnavut asıllı asilzadedir. Fakat biz tarihte onu Osmanlı payitahtına ihanetiyle tanıyoruz. Bu hizmeti sonrasında kendisini Arnavutluğun lideri olarak ilan eder ve kendi sonunu da hazırlar. Kosovalı Arnavutlar kendisini çok seviyorlar. Heykelini dikiyorlar. Aynı Kosovalı'lar Sırplarla savaş zamanında yetiş Osmanlı torunu diye Türklerden yardım istiyor. Ne garip değil mi? Açıkcası heykel ve bu ihanetçi şahıs çok da merak kapsamımda olmamasına rağmen mecbur bu meydandan geçiyorsunuz. Zaten Priştine ufak bir yer. Ama şu bir gerçek ki biz olmasayfık bu gün Kosova'da olmayacaktı, o heykelde.
Priştine'de Osmanlı döneminden kalmış en önemli eserdir. Fatih Sultan Mehmet'in emriyle 1461 yılında inşa ettirilmiştir. 1955 yılındaki Priştina depremiyle minareler zarar görmüş. Bu gün sadece 2 minaresinden 1 tanesi vardır. Kosova'nın günümüzdeki nüfus yoğunluğunun büyük bir bölümü müslüman olduğu için Fatih Camii'ne daha fazla özen gösteriyorlar.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde kule insanlara bilgi verme ve namaz vakitlerini hatırlatmak için kullanılıyormuş. Kulenin yüksekliği 26 metre. Ancak günümüzdeki kule orjinal tarihten kalan bir parça değil. Orjinal kule yıkılmış ancak orjinalinden geriye kalan tuğlaları kulenin yeniden yapımında kullanılmış. Üzerindeki çan ise 2001 yılında çalınmış. Nasıl ve kim tarafından çalındığı bilinmiyor. Fransız KFOR birlikleri eski mekanizmayı elektrikli bir mekanizmayla değiştirerek tekrardan faal olarak çalışmasını sağlamışlar. Kulenin hemen karşısında bulunana camii ise Fatih Camii.
Cathedral of Saint Mother diye google maps üzerinde bulabilirsiniz. Nene Tereza diye de bilinen diğer bir ismi var. Kosova'da en büyük Noel ayinlerinden bazıları katedralde gerçekleşiyor ve yerel Müslümanlar, cemaatin bir parçası olarak ve bayram sezonunu kutlamak için Katolik vatandaşlarıyla dayanışma içinde oluyorlar. Katedral, Rahibe Teresa'nın ölümünün 20. yıl dönümünden yedi yıl sonra, 5 Eylül 2017'de resmen kutsanmış.
Kosova'nın bağımsızlığını simgelemek için yapılmış büyük harflerle yazılmış bir yazı. Bu yazı ilk yazıldığında tamamı sarı renkteymiş. Sonra Kosova'yı kim tanıdıysa o ülkelerin bayraklarıyla boyanmış. Sonrada resimde görüldüğü gibi değişik şekillere boyanmış. Benden sonra siz gittiğinizde farklı bir şey görebilirsiniz. Yazının solunda cafe var. İçerde börek yiyip çay içebilirsiniz. Üst katta bir sergi alanı vardı benim gittiğim dönemde. Resim çektirecek alan arayanlar için güzel bir yer.
Osmanlı Devleti'nin 3. padişahı olan Sultan 1. Murat (Murad Hüdavendigar)'ın savaşta ölmesi sonrasında kendisinin değil ama organlarının gömülü olduğuna inanılan yerdir. Bu türbenin diğer adı Meşhed-i Hüdavendigar ve Priştine'deki en eski Osmanlı yapısı olduğu bilinmektedir. 1. Murat Kosova Ovası'nda Haçlı Ordusuyla yapılan savaşta hançerle şehit edilmiştir. Aynı zamanda savaşta öldürülen tek Osmanlı Padişahıdır. Türbe 2005 yılında TC. Kültür Bakanlığı katkılarıyla son onarımdan geçirilmiştir.
Zahir Pajaziti (1 Kasım 1962 - 31 Ocak 1997) Kosova Kurtuluş Ordusu'nun kurucularından ve ilk komutanlarından biriydi . "Özgürlüğün İlk Silahı" olarak bilinen KLA'nın ilk Komutanıydı. Babası Qerimi ve annesi Fatimja. Pajaziti, Sali Çekaj ve Adem Yaşari, 1991–1992'de Arnavutluk'ta eğitim gören ilk Kosova askeri gruplarının liderleriydi. Pajaziti, Llapi bölgesinin KLA komutanı oldu ve yardımcısı Hakif Zejnullahu oldu . Zahiri ve arkadaşları Sırp polisine ve rejimin işbirlikçileri olarak algılanan kişilere karşı çok sayıda saldırı düzenledi. Ayrıca Drenica bölgesinde Adem Jashari ve savaşçılarının liderliğindeki KLA komutanlarının aynı amaç için faaliyet gösterdiğinin de farkındaydı. KLA'nın genç askerlerini hazırlamak için o zamanki Sırbistan-Karadağ ve Arnavutluk arasındaki sınırı defalarca yasadışı olarak geçmişti. 20 Ocak 1997'de Arnavutluk'tan son kez Kosova'ya döndü.
17. yüzyıl Osmanlı eseri olduğu sanılmaktadır. Eskiden bu çeşme etrafında kadınlar toplanıp çamaşır yıkarlarmış. Erkeklerde abdest alırmış. Suyu sanıyorsam içilmiyor. Günümüzde abdest almak için kullanılıyor diye duymuştum ama ben namaz vaktinde gittiğim bu yerde kimseyi abdest alırken görmedim. Uzunca bir sürede vakit geçirdim burada. Nazım Gaffuri Caddesi'nin bitiminde bulunuyor. Etrafa bakınırken çeşmeyi görebiliyorsunuz.
Yukarıda saydığım her yer birbirine çok yakın. Ben arabayla balkan turu yaptığım için şehir içi ulaşım araçlarını kullanmadım. Ama Priştine'de Türkiye'de kullandığımız gibi otobüsler var. Taşıma otobüslerle yapılıyor. Ancak ben çoğu yere yürüyerek gittim ve dediğim gibi hepsi birbirine çok yakın. Priştine küçük bir şehir. Sırbistan Belgrad'dan ve Makedonya Üsküp'den buraya otobüsler 15 Euro gidiyor. Kosova'nın diğer illerine trenle gidiş de bulunuyor.
Priştine'yi sevdin mi derseniz, sevmedim. İnsanları soğuk, şehir çok soğuk (hava anlamında değil), şehir kasvetli ve karamsar. Ayrıca bazı yerlerinde aşırı fazla masaj salonu var. Yürürken rahatsız oluyorsunuz. Ben insanlarını da çok sevemedim. Hizmet sektörü de burada kaliteli değil. Mesela sıra olayı nedir bilmiyorlar ve alışveriş yaparken saygı ve nezaket göremedim. En basiti bir pastanede börek alırken siz önce olsanız bile sizden sonra gelen biri bişey isteyip direk dialoga girip alıp gidiyor. Sizin birisinden önce olmanız hiç kimsenin umrunda değil. Araç kullanmakta zorlandığım tek yer Kosova oldu. Plakam TR plaka olduğu için sanırım arabalarını üzerime sürdüler. 2 kişi üzerime direk direksiyon kırdı ve kaza yapıyordum. 10 metrelik yolda bir anda aşırı süratlenen akıl yoksunu tipler var. Priştine kesinlikle güvenli diyebileceğim bir şehir değil. Onun haricinde yolda eşinizle yürüyemiyorsunuz. İnsanlar sürekli size bakıyor. Sürekli bir göz süzme olayı var. Bu otururken de böyle. Ne bakıyon diyip dalasınız geliyor. Yani bir daha asla gitmek istemeyeceğim listenin ilk sıralarında yer alıyor. Görmek isteyenleri engellemem ama çok da merakınız yoksa Priştine, görmediğinizde size bir eksiklik katmayacak. Turistik sayılamayacak ve turizme önem vermeyen bir şehir.
Polis :911
Ambulans: 112
Resmi Dil : Arnavutça ve Sırpça