Eskişehir'i sizler için adım adım gezdik. Gördüğümüz yerleri sizinle paylaşmaya çalıştık.
Eskişehir yeşillerle dolu parkları, bahçeleri ve yolları son derece düzenli, sosyal yaşamı canlı olan bir dünya kenti. Eskişehir özellikle son yıllarda yerli turistlerin en çok rağbet ettiği yerlerin başında geliyor. Eskişehir'e araçla İstanbul'dan gidecek olanlar yaklaşık 3 saatlik bir yolun ardından ulaşabiliyorlar. Bilecek yolu ve Yalova - Bursa yolu alternatif güzergahlardan. Eskişehir'e ulaştığınızda sii muhteşem bir kent karşılıyor. Gezilecek yerler arasında Sazova parkı, Odunpazarı semti, Kent Park, Şehr-i Aşk Adası, Lületaşıı ve elsanatları müzesi, Plaj, Porsuk çayı, Tekne turları yeralmaktadır. Tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Eskişehir, gelişen sanayi ve şehircilik anlayışıyla ülkemizin en önemli kentlerinden biridir. Eskişehir; kentsel planlama açısından ülkemizde gerçekten örnek şehirler arasında yeralmaktadır.
Eskişehir tarihi günümüzden yüzyıllar öncesine, M.Ö. 14. yüzyıla dayanmaktadır. Çok eski bir yerleşim yeri olan bu şehir, o çağlarda Hitit medeniyetinin merkezi konumundadır. M.Ö. 12. yüzyılda ise Frigler Anadolu’ya girerek geniş bir yayılma göstermiş ve o dönemlerde “Dorylaeum” adıyla anılan Eskişehir’in de içinde bulunduğu birçok şehri fethederek geniş bir krallık kurmuşlardır. Sonrasında ise Eskişehir; Lidyalılar, Persler, Makedonlar ve Romalılar gibi büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır.
Son yılların en popüler şehirlerinden birisi Eskişehir. Siz giderseniz kesinlikle Mayıs ve Eylül tarihleri arasında gidin. Porsuk çayı adeta size yazlık bir yerleşkede olduğunuzu hissettirecek. Ayrıca kesinlikle Şelale Parka gitmenizi tavsiye ederim. Eskişehir'i tepeden görme ikanı bulursunuz. Yemeğinizi yiyebilir yada çay molası verebilirsiniz. Panoromik bir Eskişehir manzarası sizlere sunuyor.
Meşhur çiğbörek yemek isterseniz biz Sazova parkında yedik. Zaten park içinde 1 tane çiğbörek yapan yer var. ama biraz yağlı olduğu için biz çok ta fazla alışık olmadığımız bu lezzeti beğenemedik. Ama tatmanız da fayda olabilir. Ayrıca Sazova parkından hayvanat bahçesine yada bilim evine geçiş yaparak aktivitenizi tüm güne yayabilirsiniz. Sazova adeta Disneyland'ın Eskişehir şubesi gibi. Masal Şatosu, Korsan Gemisi, Sualtı Dünyası, Sabancı Uzay Evi, Hayvanat Bahçesi ve yapay bir gölet gibi içinde yok yok.
Yüzmek mi istiyorsunuz. Eskişehir'de deniz yok mu ?
Kim demiş. Kent Park ne güne duruyor. Gerçek deniz kumu kullanılarak yapılan yapay plajı ile KENTPARK 300.000 metre kare alanda size plaj keyfi sunuyor.
Bir arada çarşıa inip BALABAN köftesi yemeyi ihmal etmeyin. Eskişehir'in imza yemeklerindendir. Pide, köfte, tereyağı, sos, yoğurt, ızgara biber ve domates'ten oluşan Balaban köfteyi, Fahrettin Usta ve Abdüsselam Kebap Salonu'nda tadabilirsiniz.
Porsuk Nehri kenarına, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan yapaj plaj. Ben ilk gördüğümde bu kadar geniş ufuklara yelken açmış bir belediye başkanları olan Eskişehirlileri kıskanmıştım. Yılmaz Büyükerşen başkana yaptığı bu hizmetlerden dolayı hakikaten teşekkür ederim. İyiki sizin gibi bir başkanı var Eskişehir'in. Plaj yaz sezonu boyunca sabah 10.00 ile akşam 18.00 saatleri arasında hizmet veriyor. 20 TL civarında bir giriş ücreti var. Gerçekten sahilde gibisiniz. Deniz kumu var. Suyun rengi masmavi. tek ve ailelerin kullandığı alanlar var. Yani kimse kimseyi rahatsız etmesin diye eğlence çok güzel ayarlanmış.
Sazova parkı 400 bin metre kare alana yayılmış. Dinlenin eğlenin. İçerisinde yemyeşil çimenler, Nuh'un Gemisi, hayvanat bahçesi, bilim ve deney müzesi, masal şatosu, ve yemek yerleri bulunuyor. Benim için küçük bir Disneyland diyebilirim. İstanbul'da yaşıyorum ama burda açılan ücretli eğlence parkları Sazova'nın yanında gerçekten mahalle parkı sayılır. Sazova'dan hem eğleniyor, hem az para harcıyor, hem ailenizle çok ama çok keyifli bir gün geçiriyor, hem de yaşamak bu olsa gerek moduna giriyorsunuz. Yani burası hakikaten Türkiye mi diye çok defa sordum bu soruyu. Hatta biz ilk gördüğümüz de 3 kişilik bir aileyiz ve üçümüz birden şu lafı ettik. "Yok Artık!" Çünkü şoka girdik. Muhteşem bir yer. Ben ne kadar anlatırsam anlatayım bazı yerler anlatılamıyor sadece yaşanıyor.
İçerisinde Sualtı Dünyası da bulunuyor. Bir çok hayvanı burada yakından göreceksiniz. Bu zamana kadar hiç bir hayvanat bahçesini bu kadar temiz düzenli görmedim. Çok farklı bir hayvanat bahçesi. temapark gibi. Böyle Hayvanat bahçelerini görmek için biz Fransa'ya giderdik. Kendi ülkemizde olduğunu görmek de bize guru verdi. Yılmaz Başkan sen ne büyük adammışsın. Gerçekten biz bu parka gördüğümüzde gözlerimiz doldu. Guru duyduk. Penguenlerin şovlarını da izlemenizi tavsiye ederim. Sualtı Dünyası için Türkiye'deki en iyi Sualtı Akvaryumu diyebilirim. Çünkü İstanbul'dakilerin tümünü gördüm. Açıkcası burası herpsini geride bırakır. Dünyanın her yerinden turist gördük bu parkta. Meğer turistler de artık olayın farkına varmış. Eskişehirde rahat ediyorlarmış. 3. kez bile gelen varmış sohbetlerim sırasında öğrendim. Özellikle istanbul ve Antalya'yı artık tercih etmediklerini söyleyenlerde oldu. Ne yazık ki İstanbul ve Antalya'da kötü anılar biriktirmişler. Ama genel olarak Türkiye sevdikleri bir coğrafya diyebiliriz.
Türkiye'de tasarlanan ve üretilen ilk yerli otomabilimizin adı DEVRİM, dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in talimatıyla, Eskişehir Demiryolu Fabrikasında 129 günde üretilmiştir. Maksimum hızı 135 km/saat. Devrimin yapılış sürecinde 48 mühendis ve 200 civarı işçi görev almıştır. Çalışmalar geceli gündüzlü sürmüştür. Bir beyaz bir de siyah olmak üzere 2 araç üretilmiş ve siyah olan makam aracı olarak üretilmiştir. Bu gün hala Devrim otomobili Eskişehir'de Tülomsaş Müzesi'nde ziyaretçilerini ağırlıyor. Şehir merkezinde kime sorsanız gösterecekleri bir noktadadır. Bu nedenle Eskişehir'e gittiğiniz de mutlaka görmenizi öneriyorum. Tarihi yolculuk yapmış olacaksınız.
Sanki Venedik. Kanalın içinde teknelerle seyahat edip gondol kiralayabiliyorsunuz. Sağında solunda bir sürü cafe, restaurant, eğlence mekanları. Tam bir Avrupa şehri. Tertemiz, yem yeşil, güzel insanlar, güzel dükkanlar, dekorasyon ve kokusu ile adeta İtalya'da gibi hissediyorsunuz. Heykeller, kitap okuyan insanlar, çimlerde uzananlar, sandalda romantik anlar yaşayanlar. Biri çimdiklesin beni diye bağıracaktım az kalsın. Rüya gibi bir şehirmiş ya adı eski olan bu Eskişehir. Ve bir öğle yemeğini porsuk çayı kenarında yiyerek keyfimize keyif katıyoruz. Hem de istanbul'dakinin yarı fiyatına !