Amasra, Bartın iline bağlı Karadeniz’in en sevilen turistik ve kendine özgü ilçelerinden biridir. Antik dönemde Amastris olarak bilinen 3000 yıllık tarihiyle Amasra sizi eğlence, macera ve keyfe davet ediyor.
Sahil şeridinde sıralanan tertemiz plajları, dar sokaklarını süsleyen tarihi evleri, görkemli kalesi ve doğal güzellikleriyle sıcak, samimi ve güler yüzlü insanlarıyla adeta saklı bir cennet. Yazları oldukça artan nüfus yoğunluyla birlikte deniz sezonu da açıkken Amasra Plajı, Büyük Liman Plajı, Küçük Liman Plajı, Çakraz Plajı ve İnkumu Plajı sizleri plaj keyfi için bekliyor olacak. Bu saydığım plajlar merkeze yakın konumdadır. Ayrıca yaz geceleri sahil kenarındaki restaurantlarda yemek yerken canlı müzik dinleme imkanı da bulabilirsiniz.
Amasra’ya yılın her mevsimi gidebilirsiniz. Ben bir son bahar gezisi yaptım ki tabiattaki farklılıkları da gözlemlemek istedim. Amasra ve çevresinde gezip görebileceğiniz çok yer var. Özellikle bahar ve son bahar dönemlerinde fotoğraf tutkunları için seyrine doyulmayacak görüntüler gözlemlenmektedir.
Diğer adı Sormagir Kalesi olarak da bilinmektedir. Amasranın en bilinen yerlerinden bir tanesidir. Kale ilk olarak Roma’lılar tarafından inşa edilmiş fakat yıpranmasıyla birlikte sırasıyla Bizans, Ceneviz ve Osmanlı yönetimleri tarafınca onarımları yapılmıştır. Yaklaşık 3 bin yıllık bir tarihi geçmişi bulunmaktadır. 1460 yılında kale Fatih Sultan Mehmet tarafından savaşılmadan alınmış ve Osmanlı topraklarına katılmıştır. Kalenin güney surlarının uzunluğu 300m’dir. Kalenin doğu, kuzeydoğu ve batısını çevreleyen sur duvarlarının çoğu yıkılmıştır.
Kalenin kuzey ve kuzeybatısı denize çok dik bir yar halinde uzandığından dolayı buraya sur yapılamamıştır. Kalenin batı surlarının 50 metrelik bir kısmı günümüzde hala ayaktadır. Amasra kalesinin etrafını gezerken duvarlarında Cenova armaları, Eros, Medusa, kartal, öküzbaşı gibi figürler gözünüze çarpacaktır.
Barış Akarsu kuşkusuz Türk milletinin gönlünde yer etmiş bir sanatçıydı. Genç yaşta hayatını bir trafik kazasında kaybetmişti. Bu park şarkıcının anısına Amasra eski limanının yanında açılmıştır. Parkta çay bahçesi de bulunuyor ve plajın hem üst tarafında bulunuyor.
Amasra ile aynı ismi taşıyan Amasra Plajı, şehir merkezinin kuzeyinde yer almaktadır. Plaj halk plajıdır ve giriş için ücret ödemezsiniz. Yaz sezonu oldukça yoğun bir ilgi gören plaj kum olduğu için de deniz keyfi yaşamak isteyenleri kendisine çekmektedir.
Amasra bölgesine özgü hediyelik eşyaları, el emeğiyle yapılmış ürünleri, özellikle ağaç işçiliği ürünleri bu çarşıda bolca göreceksiniz. Ahşap işçiliğini gözünüzün önünde yapan ustaları seyretmek oldukça heyecan verici. Dar uzun bir sokakta yürüyorsunuz. Sağınız solunuz rengarenk ürünlerle dolu dükkanlar ve sizi sıcak bir merhaba ile karşılayan esnafla bezenmiş. Atmosfer çok hoşunuza gidecek. Dükkanların oldukça sevimli olduğunu söylemek istiyorum. Hemen hemen her dükkanın içine girmek isteyeceksiniz. Benim dikkatimi çeken bir diğer unsur da şimşir çatal kaşık gibi ürünlerin burada oldukça fazla, hemen hemen her 3 dükkanda 1 görebiliyor olmanız. Amasra'ya gelmişken buradan küçük de olsa bir Amasra hatırası alabileceğiniz çarşıyı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Kuş Kayası Yol Anıtı olarak da bilinmektedir. Anıt MS 2. yüzyılda yapılmıştır. Kaya üzerine oyulmuş bir insan figürü ve Roma kartal figürü anıt üzerinden bulunmaktadır. Ancak zaman içerisinde figürlerin baş kısımları kopmuş. Belki çalınmışta olabilir. Amasra'ya giderken bu anıtı görebilirsiniz çünkü 4 km mesafesi var. Yani yolunuzun üzerinde olacağını bilin, ayrıca bir gezi düzenlemenize gerek yok. Geçmiş zamanlarda anıt yanında bir çeşme de varmış ancak şu anda yok. Gaius Julius Aquila tarafından Roma İmparatoru Tiberius Germanicus Claudius adına yaptırılmış.
Amasra müzesinde dört teşhir salonu bulunmaktadır. Arkeolojik eserler, heykeller, etnografik eser müze içerisinde sergilenmektedir. Müzenin kuruluş hikayesi ise biraz karışık. 1884 yılında Denizcilik Okulu olarak yapılan ancak tamamlanan bina 1976 yılında Kültür Bakanlığı'nca satın alınır. Restorasyonu yapılan bina 1982 yılında müze olarak açılır.
Zamanında 7 metre yüksekliğinde denizi aydınlatmak ve gözetleme yapmak için Cenevizliler tarafından inşa edilmiş bir yapı. Buranın manzarası oldukça etkileyici. Burası sanki bir iskelenin ucunda kurulmuş bir yapı gibi. Aslında dokunun bir bölümü eskiye göre yeniden Kültür Bakanlığı'nca restore çalışmalarına alınsa belki daha fazla anlam yükleyebiliriz. Etrafında balık tutanları falan görmek mümkün. Benim çok onaylamadığım bir durum çünkü tarihi eser bir şekilde daha fazla tahrip oluyor. Aslında çevresi koruma altına alınmalı diye düşünüyorum. Belki bu yazımdan sonra korumaya alınır ve eski izlerinden bir kısmı yeniden tarihi dokuya göre inşa edilir.
Tavşan adası diye biliniyor Amasra Adası. Ada zaten çok yakın olmakla birlikte ada üzerine çıkılması yasak. Üzerinde tarihi eserler olduğu biliniyor. Rivayete göre anakaradan bir gizli geçit vasıtasıyla adaya yer altından ulaşım sağlanmakta. Bu geçidin doğruluğunun payı oldukça yüksek. Tekneyle yazın turlar yapılıyor. Ada etrafında da tekneler sizi dolaştırıyor. Ağlayan ağaç tarafına giderseniz adayı görebileceğiniz en iyi seyir noktasına varmış olursunuz.
Amasra limanı artık yolcu gemilerini ağırlayabiliyor. Amasra, Karadeniz Bölgesi'nde kruvaziyer turizminin önemli bir yeri haline geldi. Şimdi artık yolcu gemileriyle birlikte denizden de yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası oluyor. Tuna Nehri yoluyla Avrupa'dan gelen yatları da ağırlayabilecek yat limanına sahip Amasra, her geçen gün turist kapasitesini arttırıyor. Mutfak kültürü ve doğal güzellikleri de bu keşfi daha da ilgi çekici yapıyor.
Yapı 9. yüzyılda Bizans kilisesi olarak inşa edilmiş. Fatih Sultan Mehmet, 1460 yılında Amasra'yı Osmanlı topraklarına katmasıyla camiye çevrilmiştir. Cuma hutbesi eskiden kılıç çekilerek okunurmuş. Bu gelenek Fatih Camii'nde günümüzde de yaşatılmaktadır.
Net söylemek istediğim bir kaç cümle var. Plajı size özetleyeceğim. Plaj güzel ama işletme ve çevresindeki insanlar orası için uygun değil. İşletmelerdeki insanlar sizinle dik dik konuşuyor. Belki siz de gittiğinizde bir çok şey değişmiş olabilir. Yanınızda bayan varda çok rahatsız edici şekilde bakıyorlar. Yani Bodrum, Çeşme yada Alaçatı gibi rahat edebileceğiniz bir plaj değil. Yanınızda termos dahil götüremiyorsunuz. Yiyecek götüremiyorsunuz. İşletmeler şöyle bir düşünceye sahip sanki. Tüm plajlar yok oldu sadece Büyük Liman plajı kaldı. Acil birilerinin olaya müdahale etmesi gerekiyor. Etraf yeşil. Doğa harika. Plajda mükemmel. Ama buraya işletme ve denetim olarak birilerinin el atması gerekiyor. Daha seçkin kişilerin misafirleri karşılıyor olması gerekiyor.
Burası Amasra'nın en kalabalık plajı diyebiliriz. Yaz aylarında da bu yoğunluğu ne yazık ki plaj kaldıramıyor gibi. Plajın uzunluğu 300 metre civarında. Şezlong ve şemsiyeler ücretli olarak veriliyor. Plaj bence gündüz değil de akşam saatlerinde yürüyüş için çok keyifli.
Beklentim çok yoktu. Karadeniz'in doğal güzellikleri zaten belli. Ancak plaj çok ta beklentimi karşılamadı. Giriş ücretli olması çok saçma. Şezlong almıcam ve şemsiyede almıcam. 1 saat vakit geçirip gidicem. Neden ücret ödemek zorundayım. Etraftaki işletmelerin esnaf kalitesi gerçekten kötü. Şimdi bunlar gerçek olan düşüncelerim.
Plaj hakkındaki bilgilere gelecek olursam, plaj Amasra'ya 14 km uzaklıkta. Batı Karadeniz'de görülmesi gereken bir kumsal. Çakraz plajı olarak bilinen bir yer. Deniz olarak ter temiz denizi var. Etrafında ufak büfeler var. Şezlong şemsiye ücretli olarak kiralanabiliyor. Bu plaja ayrıca Amasra'dan tekno turu ile de ulaşılabiliyor.
Burası bir kamp alanı ve doğa severlerin çok memnun kalacağı bir alternatif tatil yeri. Buraya sadece kendinize ait araç ile gidebilirsiniz. Konaklama yapacaklar çadırlarını alıp da rahatlıkla gidebilir. Kamp malzemeleriniz yoksa bölgede kamp malzemesi kiralayan işletmede var. Plaj, Bartın'a bağlı Akkonak köyünde yer alıyor. Plaj ne yazık ki kum değil. Denizin de büyük bölümünde kayalar mevcut. Yanınızda mutlaka deniz terliği götürmeyi unutmayın. Bartın merkezden plaj yaklaşık 35 km mesafede bulunuyor. Yaklaşık 50 dakikada ulaşım sağlayabilirsiniz. Yolu bira virajlı. Ancak kamp alanına kadar asfalt yoldan gidiyorsunuz.
Plaja gittiğinizde incecik sarı kumlar sizi karşılayacak. Denizi sığ. Ancak deniz içinde bitkiler var. Yüzmeyi iyi bilenler için rahatsız edici bir deniz. Ama kıyıda suyla oynarım batar çıkar ıslanırım derseniz size göre. Kendi eşyalarınızı götürüp burda masa sandalye kurabilirsiniz. Kendi şemsiyenizi götürüp dikebilirisiniz. Duş ve soyunma kabinleri ücretli. Kumsalı geniş. Denizin durumu, dalgalı olması, deniz anasının olması gün, ay ve hava durumuna göre değişiklik gösterebiliyor.
Küre dağları Milli Parkı 34018 hektar büyüklüğündedir. Kastamonu ve Bartın il sınırları içerisinde yer alan park bitkisel çeşitlilik yönünden çok zengindir. Milli parl sınırları içinde Horma, Valla, Çatal ve Aydos kanyonları vardır. Ulaşımı en zor yeri Valla kanyonudur. 1000 metre üstünde duvarlar ve çok sert rüzgarlarıyla ulaşımı oldukça zordur. Parkta yaşayan hayvanlar arasında geyik, karaca, ayı, kurt, tilki, çakal, tavşan, yaban domuzu, ötücü kuşlar ve yırtıcı kuşlar ile sürüngenler bulunmaktadır.