Malta, 1530'dan 1798'e kadar Sicilya Krallığı'nın bir vasal (yurtluk) devleti olarak St.John's Şövalyeleri tarafından yönetildi.
Malta yolculuğumuza bir anda karar verdik ve 2024 Ramazan Bayramı’nın ilk günü bir anda kendimizi Malta’da bulduk. Malta bir ada ülkesi. Takım ada ülkesi diyen de var. Orta Akdeniz’de Sicilya ile Kuzey Afrika kıyıları arasında yer alıyor. Dört tarafında denize masmavi sulardan girebileceğiniz güzel bir tatil seçeneği sunuyor. Malta’da bir çok ülkeden göçmen ve farklı kültürleri görebilirsiniz. Benim daha önceden okuduğum yazılarda zengin mutfağı var denilse de her halde ben artık değişen ve bir mozaik popülasyonu olan bu yeni Malta için aynı mutfağı söyleyemeyeceğim. Zira benim gözlemlediğin steak ızgaracılar ki bunlar lüks Restaurant seçeneğiyle sizleri karşılıyor, pide yapan restaurantlar, sokaklarda hemen hemen her popüler caddesinde olan pizzacılar, Türkiye’den göç eden ve bizim kültürümüzü tam yansıtmasada bölgeye göre uyarladıkları tarzda kebap dürüm yapan büfeler, seçtiğiniz malzemelere yada mezelere göre size sandviç hazırlayan cafeler, çin restaurantları ve hint yemeği yapan yerler maltanın mutfak kültürünü oluşturmuş. Çoğu yemeklerinde Hint ve Arap baharatlarını tadımlayabiliyorsunuz.
Ben bu gezimde St. Julian’s bölgesinde kaldım ve nispeten Malta’da gördüğüm çoğu yer arasında genç nüfusun olduğu ve daha modern yapıların inşa edildiği bir bölge. Biraz daha Avrupa esintilerini burada hissediyorsunuz. Ama Malta geneli için şunu diyebilirim. Eski, dökük, hala orta çağ hissiyatı yaratan bir ada. Malta’nın Avrupa Birliği üyesi olması insanı gerçekten çok şaşırtıcı. Havalimanındaki eski araçlardan tutun da şehir içi ulaşım için hala tek kapılı otobüslerin kullanıldığını görmek, hiç bir şeyin bir standart dahilinde olmadığını görmek, Avrupa Standartlarının bu ülkeye neden uygulamadan birliğe kabul edildiğini sorgulamanıza yol açıyor. Demek ki Avrupa Birliği bir düzen ve norm için kurulmamış. Hala Haçlı sistemini sürdürmek ve Hristiyan toplumu İslam ülkelerine karşı kalkan oluşturmak amacı ile kurulduğunun bir kanıtıdır Malta. En başta söyleyeyim bu yazıda Malta için düşüncelerim ne yazık ki harika değil. Bu zamana kadar okuduğun diğer blog yazılarında şunu fark etttim ki kopyala yapıştır olarak Malta için yazı yazmışlar.
Malta’da bir akarsu kaynağı yok. Kurdukları tuzdan arındırma tesisleri suyu derin deniz kuyularından çekiyor ve arıtıp şişeliyor. Malta’da çeşmeden akan hiç bir su içilmiyor. İçmemenizi öneririm. Benzin istasyonları çok eski ve bazı istasyonlarda damacana su dolumu yapılıyor. Bunu görünce sene 1996 aklıma geldi. Bizde de o dönemlerde pompa ile su dolumu yapan istasyonlar vardı. Hijyenik olmadığı için hepsi sonraki dönemlerde kapatıldı. Malta’da yerel kişilerin içme suyunu musluktan içtiğini de görebilirsiniz. Ancak ekonomi olarak çok da gelişmiş bir ülke olmadığı için suya da para ayıramadıklarından dolayı içtiklerini anlayabiliyorum. Bu nedenle kısa bir tatil için gidecekseniz hastalık riskiyle uğraşmayın derim. Musluk suları da deniz suyunun artılmasıyla evlere ulaşmaktadır. Ben deneyimledim en son gün geri dönerken. Suyun tadı biraz farklı. Tabi çay bardağının dibi kadar içmeye cesaret edebildim. Malta çoğunlukla kayalık bir yerleşim yeri. Tarım yapılabilir alanı yüzde 30’lar civarı olmasına rağmen su kaynağı olmadığı için bu alanların tamamı kullanılamıyor. Malta’da ekonomi yüksek gelirli imiş. Dünya Bankası tarafından böyle tanımlanmış. Geçiminin büyük kısmını turizm üzerinden elde eden bu ülke nasıl yüksek gelirli olarak tanımlanır, madem yüksek geliri var neden bu kadar eski ve dökük olur, neden gelişmemişlik gözler önüne serilir, neden hala orta çağdan kopamamış görünüm sergiler ben anlayamadım ama şunu söylemek isterim. Ben pek yemedim AB üyeliğini ve ekonominin yüksek gelirli olmasını. Malta bence 10 gün kalınacak ve severek gezilecek bir ülke değil. Taş binalar, taş evler, taş taş taş görmek, yeşili olmaması, bir ormanlık alanı dahi olmaması, boyası dökük evlerin olduğu sokaklarda gezmek beni 2 gün sonra aşırı derecede rahatsız etti.
İyiki görmüş müyüm. EVET
Bir daha gitmeyi düşünüyor muyum ? HAYIR
Malta’da ulaşım otobüsler, BOLT denilen uygulama üzerinden indirimli taksi hizmeti veren araçlar ve resmi beyaz renkli taksiler tarafından sağlanıyor. Malta’da otobüsle ulaşım oldukça vasattır. Otobüslerde bilet, nakit para veya Tallinja denilen günlük otobüs kartı satın alabilirsiniz. Havalimanında Tallinja kart satan ve yükleme yapabileceğiniz otomatlar bulunmaktadır. Malta’da otobüsler neredeyse her yere gider. Ancak hiç bir zaman tam zamanında kalktığını görmeden. Ne Tallinja uygulaması üzerinden ne de Google Mars üzerindeki saatlere göre hiç bir zaman gelmiyor. 30 dakika yazan yere çoğu zaman 1 saat 15 dakika gibi bir sürede ulaşıyorsunuz.
Ada ülkesi olmasına rağmen yoğun trafik var. Malta’da trafik ülkemize göre tersten işliyor. Otobüs şöförlerinin neredeyse %50’si Hintli veya Çinli. Ayrıca Malta düz bir araziye sahip değil. Bisiklet ulaşımı için de uygun bir seçenek değil. Buna rağmen Sliema (Raleigh Bike) ve Mosta ( The Cycle Store) gibi bölgelerde bisiklet kiralama dükkanları bulabilirsiniz. Malta’da trafikte kesinlikle dikkatli olun. Bildiğiniz gibi bir Türk kızını Malta’da araçla ezip öldürdüler. Burada trafik denetimi pek yok. Alkollü araç kullanan genç sayısı fazla. İnsan gibi değil kendilerine yakışır tarzda araç kullanıyorlar. Zira Avrupa’daki trafik düzeni ve saygısını burada görmek pek mümkün değil. Otobüs şöförlerinin de bazıları çok sert fren yapıp ardından ani hızlanarak araç sürüyorlar. Beyaz taksilerde ise bir fiyat tarife listesi var. Gideceğiniz yeri sorun, fiyatını baştan öğrenin.
Malta’nın resmi dili Maltacadır. 1934 yılına dek İtalyanca da Malta’da resmi dilllerden biriymiş ancak şu an televizyon ve radyolarında Maltaca konuşuluyor. Sokaktaki yerli halk, dükkan çalışanları turist olmadığınızı anlamadıkları sürece sizlerle Malta’ca konuşuyorlar. Ayrıca çalışanların çoğu %65-70 oranında Hint, Çin, Arap kökenli olduğu için kendi aralarında kendi dillerini konuşuyorlar. Malta’da bulunan çoğu kişi öyle yada böyle İngilizce biliyor ama sorun şu ki popülasyon farklı olduğu için bu ingilizceyi anlama konusunda güçlük çekiyorsunuz. Allah kimseyi bir Hintli ile İngilizce konuşma konusunda sınamasın. Kelimeleri yuvarladıkları ingilizceleriyle size anlatmaya çalışıyorlar ve siz de süzgeç gibi beyninizden süzüp bunu mu demek istedi diye ikinci bir kontrol yapıyorsunuz. Ben dil okulu için Malta’yı tercih etmezdim. Bunun nedenlerini say say bitiremem. Sadece ucuz fiyat diye seçenler için bir çok eksi yönlerini söyleyebilirim. Öncelikle 18 yaş altı için Malta çocuklarınızı tek gönderebileceğiniz güvenli bir yer değil. Çoğu dil okulu 17 yaş altı çocuk kabul etmiyor. Bunun nedeni gece hayatında yaşanan extreme olaylar ve sokakların güvensizliği. İkincisi Malta’da her türden insanı görebilirsiniz. Bunların arasında da görmek istemeceğiniz türden insanların oranı diğer Avrupa ülkelerine göre biraz fazla. Bunlar benim düşüncem ama siz yinede Google yorumlarına bir bakın. Dolandırıcılık olayları banka tarafında gece kulüpleri tarafınca çokça yapılıyor. Özellikle kartlarını boşlatıyorlar. Gece eğlence için bir saat sınırı yok. Sabahın 4-5’inde sokaklar bağırıp orasını burasını açan tipleri görebiliyorsunuz. Gündüz ise her daim yoğun bir trafiği var. Yazın ise bu yoğunluk 2-3 kat daha artıyor. Etrafınızda İngilizce dışında bir çok dil duyuyorsunuz. Mesela bunlara örnek bolca Hintçe(hemen hemen her tarafta), Çince, Farsça (oldukça fazla) ve Maltaca gün içinde sıklıkla duyacağınız diller olacaktır. Televizyonlarda ise dizi ve filmler, haberler Maltaca veriliyor. Reklam ise eğer ki market reklamı ise yarı Maltaca yarı İngilizce veriliyor.
Valetta UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Tarihi açıdan önemli bir liman şehri. Bilindiği gibi St. John Şövalyeleri uzun zaman Malta’da yaşadılar. Hatta Kanunu Sultan Süleyman zamanında Malta’ya Osmanlı Imparatorlu saldırılar düzenlemişse de alamamıştır. 1500’lü yıllarda şehir St. John Şövalyeleri tarafından surlarla çevrilmiştir. Valetta’da St. John’s Co-Cathedral, Büyük Üstadlar Sarayı görebileceğiniz yerler arasında yer almaktadır.
Mdina, orta çağ Malta’sını görmek isteyenler için çok güzel bir gezi olacaktır. Mdina’ya gitmek isteyenler Rabat otobüslerine binmeleri gerekmektedir. Mdina büyük bir tepe üzerine kurulmuş. İçerisinde hala yaşam var. Araç trafiğine kapalı değil. Game Of Thrones dizisinin belirli bölümleri burada çekilmiştir. Malta’nın en fazla turist çeken yeridir. Bazı sitelerde hiç bir araba içeri giremiyor demiş. Öyle bir şey yok. Şehre girdiğinizde içerde sokak içlerinde park etmiş araçları göreceksiniz. Dar sokaklarda bile araç kullanılıyor. Aynı zamanda atlı arabalar da turistleri Mdina içerisinde gezdiriyor. Mdina içerisinde görebileceğiniz Zindanlar, Catedral ve Müze bulunuyor. Bu saydığım üç yeri de Mdina’ya girdiğinizde ilk sağdaki alanda görebilirsiniz.
Buraya gitmek için ülkenin kuzeyine ulaşmanız gerekiyor. Şehir içinde feribot bileti satın aldığınızda 20 Euro fiyat istiyorlar. Cirkewwa yönüne giden otobüslere binerseniz buradan Gozo’ya 4 Euro gibi fiyatlara feribot bileti satın alabilirsiniz. Gozo için çok bir tecrübem yok. Sadece balıkçılığın yoğun olarak yapıldığı bir ada diyebilirim. Yine orta çağ görünümü burada devam ediyor. Biraz daha parası olanlar için Gozo’ya deniz uçağı ile de ulaşılabildiğini bilmenizi isterim. Adanın en önemli ve yoğun olan plajı Ramla Bay. (Bay plaj demek bunu da unutmayın)
Malta ufak bir yer. Yazımda size şehir falan diye yazıyorum ama bir uçtan bir uca Malta en fazla 1 saat sürüyor. Dolayısıyla Valetta’nın yakınında yer alan Sliema şehrine yürüyerek de ulaşabiliyorsunuz. Hareketli gece hayatı burada var. Alışveriş yapacaksanız da burada bir çok mağazayı görebilirsiniz. Biraz daha canlı sokaklar ve turistlerin tercih ettiği bir rota burası. Bar ve Restaurant alternatifi doldukça fazla. Sliema’da De Redin kulesini görebilirsiniz.
Benim de Malta seyahatim süresince kalma fırsatı bulduğum Malta’nın en canlı ve eğlenceli bölgesi St. Julian’s, Malta gece hayatının kalbi denilecek bir yer. Adadaki herkesin gece olunca akın ettiği yer. Spinola plajı çok meşhur. St. George’s Bay (Plajı) da gece bile kalabalık oluyor. Paceville plajı ise küçük olmasına rağmen ünlü otellerin bulunduğu yer olduğu için yoğun ve kalabalık. Malta’nın en yüksek binası olan Portomaso Kulesi St.Julian’s bölgesinde yer alıyor. Yine dil okullarından biri olan EF Internation Language School bu bölgede yer alıyor. Bence St.Julian’s bölgesini gezilecek yerler listenizin başına ekleyebilirsiniz. Malta’da görebileceğiniz en güzel yerler bu bölgede yer alıyor. Gecesiyle gündüzüyle herkese hitap ediyor diyemem. Gece hayatı biraz saçma. Polis yok. Kontrol yok. İçip sarhoş olanlar, üstünü çıkaranlar, genital bölgesini gösterenler, striptiz kulüpleri ve extreme eğlence anlayışı bu bölgede olduğu için küçük çocuklu aileler için belki önerebileceğim bir yer değil. Malta gece hayatında anlamında çok güvenli değil. Bölgede çok fazla polis göremiyorsunuz. Bunun la birlikte bir kavga döğüş olduğunda turist iseniz sizi suçlayabiliyorlar. Yani Avrupa’daki diğer ülkeler gibi güvenli gece hayatı yok. Ayrıca kredi kartı ile dolandırıcılık yöntemi bu bölgede çok fazla. Kredi kartlarınızın mail order ile işlem yapılma olayını bu bölgede kapatın. Mümkünse temazsın işlemlerinizi de Malta genelinde kapatın.
St.Julian’s bölgesinde görebileceğiniz bir başka yer ise Spinola Sarayı ve Aşk Anıtı. Bu dediğim son 2 yeri de bulmanız otobüsle zor ancak Google map ile yürüyerek bulabiliyorsunuz. Spinola Sarayı 17. Yüzyıldan kalma. St.julian’s için tekrar çocuksuz çift ve eğlence arıyorsanız Malta tercihinizde doğrudan burayı tercih edin derim.
Comino adası Gozo Adası ile Malta Adası arasında kalan küçük bir ada. Yani bu ada için söylenebilecek yok. Ada içinde Blue Lagoon olarak yeri en meşhur olan yeridir. Ada araç trafiğine kapalıdır. Gozo’dan buraya tekneler ile ulaşabiliyorsunuz.
Burası aslında bir köy ve Meryem Ana heykeli bu köyde yer alıyor. Ghadira Tabiatı Koruma alanı, Ghadira Körfezi ve Temel Reis köyü Mellieha’da yer almaktadır.
Burası önceden bir film setiyken şimdilerde eğlence parkı olarak geçiyor. 1980’ler filmi Temel Reis’i izlemediyseniz buraya gitmeden önce mutlaka izleyin derim. Malta’nın turistik yerlerinden bir tanesi ve otobüsle de ulaşım var. Mellieha yönündeki otobüslere bindiğinizde şöföre Popeye dediğinizde sizi aktarma yapacağınız durakta indiriyor.
Parka giriş 20 Euro ve size cinema için 1 popcorn ve 3 adet kart postal bileti hediye ediyorlar. Köy içinde kukla gösterileri oluyor. Ayrıca vasat olmakla birlikte dans şovları da var ama cidden vasat. Yemek için Restaurant ve kafeler var. 20 adet ahşap yapıdan oluşuyor ve altında hemen bir plajı var. Plaj yaz döneminde açılıyormuş ve aktif olarak kullanılıyormuş.
Malta’nın kalbinde bulunan Mosta Rotunda’sı Mosta Kubbesi olarak biliniyor. Meryem Ana’nın Göğe Kabulü’ne adanmış Roma dönemi bazilikasıdır. Maltalı mimar Giorgi Grognet de Vasse tarafından tasarlanmıştır. Tamamlanması 28 yıl sürmüştür