Eskişehir denince benim için akan sular duruyor. Ancak bu gün sizleri Eskişehir merkezi değil de bir ilçesine götürüyorum. Sivrihisar. Nasreddin Hoca’nın, Yunus Emre’nin, Hızır Bey’in doğum yeri olan Sivrihisar, volkanik bir kaya kütlesi olan Çal Dağı’nın eteğinde, sivri kayalıkları ile dikkat çeken bir yerleşim yeri.
Eskişehir'in en büyük ilçesi olan Sivrihisar, 1074'te Selçukluların hakimiyetine girdi. Anadolu Selçukluları zamanında uzun süre uç merkezi olarak kaldı. 1289'da Osmanlı hakimiyeti altına girdi. Birinci dünya Savaşı'ndan sonra Yunanlıların 17 Temmuz 1921'de ele geçirdiği Sivrihisar, 1 Eylül 1922'de düşman işgalinden kurtarılmıştır. Sivrihisar, Ankara'ya 120 km ve Eskişehir merkeze 90 km uzaklıktadır.
Gönül Dağı dizisi Sivrihisar’da çekiliyor. Diziye konu olan hikayeler Yozgat bozkırında geçiyor. Dizideki araç plakalarının 66 olmasının nedeni bundan ötürü. Çünkü Sivrihisar’da araç plaka kodu 26’dır. Filmde gördüğünüz Gedelli köyü ise burada ne yazık ki değil. Köyün asıl gerçek kurulu olduğu yer Niğde iline bağlı Ulukışla ilçesinde yer alıyor. Buraya kadar gelmiş iken Nasreddin Hoca’dan da bahsetmeden geçemeyeceğim. Nasreddin Hoca, 1208 yılında Sivrihisar’ın Hortu Köyü’nde doğmuş. Nasreddin Hoca’yı biz fıkralarla tanıdık ama Hoca yaşadığı dönemde katiplik, kadılık ve mahkemelerde bilirkişilik yapmıştır. Nasreddin Hoca'nın, Konya Akşehir'e gömüldüğü kabul ediliyordu. Fakat yapılan araştırmalar sonucu Hoca'nın doğduğu Eskişehir Sivrihisar'a defnedildiği ortaya çıktığı söyleniyor. Detaylı bilgiyi biraz sonra gerçekleştireceğimiz Sivrihisar Kültür Evinde bulabileceğimizi sanıyorum. Gezimize önce Sivrihisar’ı en tepeden görebileceğimiz Saat kulesine çıkarak başlıyoruz.
Kule 1899 yılında dönemin belediye başkanı Hacı Mehmet Efendi tarafından yaptırılmış. Saat tamlarda saat kaç ise o kadar ve yarımlarda bir kere çalmaktadır. Saat kulesi 270 derecelik açıyla Sivrihisar’ın genelini görmektedir. Burada bulunan terasta Sivrihisar’ın genelini görebiliyorsunuz. Gönül Dağı dizisinde çekim için kullanılan alanlar ilçenin genelindedir. Saat kulesinin hemen arkasında yer alan dağların eteklerin altında Tükiye’nin ilk ve tek açık hava heykel müzesi yer almaktadır.
Sivrihisar geçmişinde, Firikler, Selçuklular, Germiyanoğlu’larının, Osmanlı İmparatorluğu’nun etkileri olduğundan, tarihi camiler, kümbetler, hamamlar, konaklar gibi pek çok esere ev sahipliği yapmaktadır. Ancak bulunduğumuz bu müzedeki eserler Sivrihisar’da doğmuş olan heykeltıraş Metin Yurdanur’a ait. Müzenin açılış tarihi 2011. Metin Yurdanur deyince Ankara’ya gidenler bilir Sıhhiye Abdi İpekçi Parkında yer alan “Eller”, Yüksel Caddesinde “İnsan Hakları Heykeli” gibi Tükiye’nin pek çok yerinde sergilenen eserlerini biliyoruz. Metin Yurdanur, 1951 yılında Sivrihisar'da doğdu. 1998’e devlet sanatçıcı ünvanını aldı.
Burası Türkiye'nin en büyük ve ilk açık hava heykel müzesidir. Müzenin çevre düzenlemesi gerçekten çok güzel. Heykellerin eşsizliğini burada ne yazık ki anlatmakla olmaz gidip yerinde mutlaka görmelisiniz. Sivrihisar saat kulesinin hemen arkasında bulunuyor. Yaklaşık 100'e yakın heykel göreceksiniz burada.
Dizi de Gönül dağı olarak geçen dağ aslında Çal Dağı'nın uzantısı olan volkanik bir kaya kütlesidir. Sivrihisar ise bu kaya kütlesinin eteğine kurulmuştur. Gönül dağı diye bir dağ ne yazık ki yok. Neşet Ertaş’ın şarkısında Gönül Dağ’ı olarak dağ kelimesi aslında dağlamak manasındadır.
Gönül Dağı dizisindeki bir çok sahne burada çekiliyor. Taner'in icat atölyesi bu dağın arkasında. Dağın arkasına ulaşan yol ne yazık ki toprak bir yol. Dizideki çekim yerlerini bulmak için yol üzerinde tabela göremeyeceğiniz için size şöyle anlatmak istiyorum ki toprak yoldan devam edip başka bir toprak yola soldan giriş yapıcak ve 4 dakika gittikten sonra sağdaki tek arabalık toprak yola girip 5 dakika ilerlediğinizde Taner'in icat atöylesi ve 66'ya ulaşabileceksiniz.
Burası bir Ermeni Ortodoks kilisesi. 1950 yılında inşa edilmiş. 1876 yılındaki yangında büyük ölçüde zarar görmüş olan kilise 1881 yılında Patrik Nerses Varjabedyan döneminde mimar Mintes Panoyat tarafından yeniden inşa edilmiş. Bu kilise Anadolu’daki en büyük 3 kiliseden birisi özelliğini taşımaktadır. Abdülmecid döneminde Kırım ve Kafkasya’dan göç eden Ermeniler önce Sivhisar’a yerleştiriliyor daha sonra 196’da topluca Suriye’ye gidiyorlar. Suriye’de bulunan Ermenilerin nasıl oraya yerleştiğini böylece açıklamış oluyoruz. Son zamanlar Türkiye’de de fark ediyoruz ki gelen Suriyeliler ’in bir bölümü Müslüman değil. Bunun nedeni 1853-1856 Kırım savacı sonucu padişah Abdülmecid fermanı ile önce Sivrihasar’a gelen ve sonrada Suriye’ye topluca giden Ermeni nüfusu.
Suriye’de Ermeni nüfusunun en yoğun olarak yaşadığı şehir Halep’tir. Suriye İç Savaşı patlak vermeden önce Suriye’de 80.000 civarında Ermeni kökenli vatandaşın yaşadığı tahmin edilmekteydi.
Gönül dağı dizisini izleyen bilir. Asuman ve Ramazan biliyorsunuz uzun bir dönem kavuşamadı. Hatta Münir Başkan engel oldu ve felç geçirdiği dönemde işte bu evde istirahat ediyordu. Başkanımız engel olmaya çalışsa da daha sonra sevenler kavuştu. Fakat dizi acı bir olayla 65. Bölümde sezon finali verdi. Evin hemen sol tarafında bir balkon var. Ramazan’ın merdivenle tırmanarak Asuman’ı görmek için çıktığı balkon bu tarafta yer alıyor.
Evin içini ziyaret edemiyorsunuz. Sadece benim olduğu gibi siz de dışarıdan resim çektirebilirsiniz. Mimari açıdan çok güzel bir ev. Gönül Dağı dizisinden çekim için kullanılan evler arasında en güzel Münir Başkan'ın evi. Evin kapısına sırtımızı dönüp doğru ilerlediğimizde Sefer'in minibüs durağının olduğu meydana varmış olacağız.
Gönül Dağı dizisindeki en meşhur meydanlardan biri de Sefer'in minibüsünün olduğu meydandı. Seferin minibüs durağı ve ayrıca bir zamanlar Zahide ile beraber köfte sattıkları meydan. Sefer ilçeye gitmek için burada "ilçeye ilçeye ilçeye" diye bağırıyordu. Seferin minibüsü Badegül’ü park ettiği alan burası. Burada 1244 yılında Kılıç Mescidi olarak inşa edilmiş bir yapı olması gerekirken sadece minaresini görüyorsunuz. Mescit tahrip olmuş ve yıkılmış. Ama minaresi hala ayakta durmaktadır.
Kılıç Mescid Minaresi, camisiz minare olarak da biliniyor. Çevre düzenlemesi tamamlandıktan sonra minare etrafında açık havada namaz kılınabilecekmiş. Sivrihisar kılıçla fethedilmiş. Bu nedenle kılıca dayanarak hutbe okunan ilk minare olduğu için Kılıç Minaresi deniliyor.
Sivrihisar yöresel yemek ve giyim kültüründen, gelenek ve göreneklerinden, Sivrihisar konaklarından, ev yapılarından ve tarihten izler taşıyan, geçmişten geleceğe yolculuk yaptıran “Sivrihisar Nasreddin Hoca Kültür Evi” ziyaretiniz sırasında sizi geçmişe götürüp Sivrihisar’ı anlamanızı ve tanımanızı sağlayacak.
Konak içerisinde dinlenme alanı, çay ve kahve içilebilecek bahçe yer alıyor. Giriş ücretsiz ve üst katta yöreye ait yemeklerin tanıtıldığı bir oda var. Nasreddin Hoca ile ilgili kitaplar var. Gezmesi oldukça keyifli bir yer. Kılıç minaresi meydanından sağdan yukarı doğru çıktığınızda 2 dakika içinde yürüyerek ulaşabilirsiniz kültür evine. Nasreddin Hoca; 1208 yılında Sivrihisar'ın Hortu köyünde doğdu. Sivrihisar, Nasreddin Hoca’nın hem doğumuna hem de ölümüne şahitlik eden topraklar olması nedeniyle de önemlidir. Her yıl 3-10 Haziran arası Nasreddin Hocayı anmak için Nasreddin Hoca Şenlikleri düzenlenmektedir.
Burası 600m2 lik alana kurulan 2 katlı bir müze. Müze içerisinde dokuma ve satış alanı, 2 sergi salonu ve 42 sergi alanı bulunmaktadır. Bu müzeyi ziyaret ettiğinizde kilimler üzerinde gördüğünüz motiflerin ne anlama geldiğini öğrenebilirsiniz. Müzenin açılış tarihi 2020. Sivrihisar aldığı turist akınıyla gelişiyor. İlçede restorasyon çalışmaları da devam ediyor.
Bu müze, Türk kültürü ve çağdaş sanatla birleştirilmiş bir mimari ile yapılmış. Burada 5 kapılı kilimin de hikayesini size eşlik eden müze görevlilerinden dinleyebilirsiniz. 5 kapılı kilimin orjinali ne yazık ki yok ancak burada bir örneğini göreceksiniz. Müzede sergilenen kilimler açıkta değil camlı kapalı alanda sergilenmektedir.
3 Kuzenlerden mucit olan Taner’in evi, Kilim Müzesi’nin hemen aşağısında yer alıyor. Karşısında Elif Hemşire’nin evi yer almaktadır. Düğüncü Muammer ve Ramazanın evi de Elif Hemşire’nin evinin sağındaki sokakta yer almaktadır.
Ev dizi çekimleri için kullanıldığından dolayı ne yazık ki içerisie giremiyorsunuz. Belki ilerde dizi biter ve buralar müze gibi olursa o zman gezebilirsiniz. Ancak bu sokakları gezmek çok keyifli. Ben de gelmişken Taner'in evinin önünde hatıra resmi çektirmek istedim.
Çarşıdan yukarı doğru yürüdüğümüzde Rıfat’ın Kahvesini ulaşmış olacağız. Bildiğiniz gibi Rıfat kahvesini satmıştı Meryem’in gözlerini açtırmak için. Daha sonra Meryem’in gözleri açıldı ama Meryem Rıfat’ı terk edip gidince Rıfat’da aklını yitirdi. Sonra bir evlilik yaptı ama Rıfat yeniden eski günlerine dönecek mi ? Yeni sezonda cevap bulacağız sorularımıza. Gelmişken burada bir çay içelim.
İnsan insan derler, insan nedir bildin mi? Rıfat akıl sağlığını yitirdiğinde her gördüğüne bunu diyordu. Peki Neden? Muhyiddin Abdal, XVI. yüzyılda: "İnsan insan derler idi, insan nedir şimdi bildim. Can can deyu söylerler idi, Ben Can nedir şimdi bildim. Kendisinde buldu bulan, bulmadı taşrada kalan. Canların kalbinde olan, iman nedir şimdi bildim..." demiş.
Zaimağa Konağı, Cumhuriyet öncesi Kuvayı Milliye’nin kurduğu Bakanlar Kurulu’nun Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara dışında ilk kez toplandığı ve önemli kararların alındığı konak olarak tarihte yerini almıştır. Sakarya Meydan Muharebesi sonrası 24 Mart 1922 Cuma günü Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ve Ankara Hükümeti’nin Bakanları, İtilaf Devletlerinden gelen ateşkes teklifine son şeklini vermek için Sivrihisar’a gelirler. O gece Zaimağa Konağında alınan kararlar Ankara’ya gönderilir. Bakanlar Kurulu, ateşkesi Anadolu’nun hemen boşaltılması şartı ile kabul eder.
Sovyet Rusya Büyükelçisi Aralov Zonaryev ve Azerbaycan Büyükelçisi İbrahim Abilov 8 Mart 1922’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün davetiyle Sivrihisar’a gelirler. Mustafa Kemal Paşa ve ismet Paşa ile gerçekleştirdikleri görüşme sabaha kadar sürer. Bakanlar kurulu 29 Mert Çarşamba günü 1. Ordu karargahına intikal eder.