Cennet koylarıyla ve mavinin tonlarıyla Bodrum gezilecek yerler listesini sizler için düzenledim. Rehberiniz ve bir Bodrumlu olarak sizlere çok güzel rotalar çiziyorum bu gezimde.
Bodrum, Türkiye'nin hiç şüphesiz en sevilen tatil yerlerinden birisi olarak bilinmekte. Yaz ve kış dönemlerinde belirli aylarda ben de Bodrum'da yaşamaktayım. Bu yüzden benim ikinci şehrim diyebiliriz. Yeşil ve mavinin her tonunu görebileceğiniz eşsiz güzellikteki koyları ve büyüleyici mekânlarıyla size Bodrum gezi rehberi olarak eşlik edeceğim.
Bodrum merkez dediğimizde aslında tam olarak Bodrum'u Bodrum Kalesi, Bodrum Barlar Sokağı, Bodrum Marina ve Bodrum Çarşı olarak bir dörtleme halinde size anlamak istiyorum. Tabi ben Bodrum'un ilk zamanlarını bilen ender insanlardan biriyim çünkü orada ikamet etmeye başlamamız 1996 yıllarına dayanıyor. Öncelikle Bodrum merkeze araçla indiğinizde denize vardığınız noktada yol sağa doğru mecburi dönüş yapar. Sağ tarafınızda Belediye binası kalır. Önünde bir Park vardır. Burayı merkez olarak belirleyelim. Karşımızda deniz var. Sol taraf Bodrum çarşı ve barlar sokağına giden yoldur. Karşı deniz istikametine baktığımızda, denizin solunda denize paralel bir yolumuz var. Bu istikamete doğru gittiğimizde Bodrum Kalesi'ne doğru gidiyoruz. Yine barlar sokağına solda dar bir yoldan giriliyor. Orta noktamızdan sahil şeridi boyunca yürüdüğümüzde birçok yat göreceğiz. Burası eski marina ve biraz daha ilerlediğimizde yolun sonunda yeni marinayı görebilirsiniz. Bu yürüyüş esnasında yolun sağında kalan yerlerde kafe ve restoranlar bulunmaktadır.
Ben tabi buraların eski durumunu biliyorum. Daha önceden burası araçlar için geniş bir yoldu. Gidişli gelişli idi. Şimdi sadece tek gidiş ve araç için yol daraltıldı. Bu yol üzerinde pek aracınızı bırakabileceğiniz yer yok. Ara sokaklarda ufak otoparklar var. Bir başka seçenek de yolun sonuna doğru gidip bulduğunuz boş alanlara sağlı sollu park edebilirsiniz. Marina boyunca yürümek gerçekten keyifli. Değişik yatlar var. Yazın elinizde dondurma ile yürümek ücretsiz eğlenceye bir alternatif. Ama aynı yerde açıkhava barları var. Canlı müzik seçenekleri de var. Barlar sokağına gitmeden burada da bir eğlence mekânı bulabilirsiniz.
Şimdi gelelim çarşı tarafına. Bodrum çarşısı gece ve gündüz oldukça kalabalık. Yaz ayları inanılmaz yoğun bir kalabalık var. Çarşıdan barlar sokağına doğru ulaştığınız için, yeme içme mekânları da bu yolun sonunda olduğundan dolayı çarşı her daim insan seli diyebilirim. Bu kalabalığı ben çok tercih etmiyorum ama kalabalığı sevenler için birebir diyebilirim. Deri kıyafetler, çantalar, altın, gümüş ve takıcılar, kıyafet ve hediyelik eşya dükkânları gibi birçok alışveriş alternatifi sunan mağazalar burada yer alıyor.
Bodrum'daki barlar sokağı ne yazık ki bundan 15-20 yıl öncesinin barlar sokağı değil. Bu nedenle Bodrum'un artık müthiş bir gece hayatı var diyemeyeceğim. Halikarnas'ı olmayan bir Bodrum zaten eğlenceden artık kopmaya başlamıştı. Daha sonrasında da alkole getirilen saat kısıtlaması ve müzik saatindeki kısıtlamalarla buradaki barların ve diskoların sayısı gün geçtikçe eridi gitti. Kapanan diskoların yerine kotçular açıldı. Kapanan barların yerine dönerciler açıldı. Tabi ki turist sadece kot almaya ve döner yemeye gelmiyor. Turist farklı eğlence anlayışı istiyor. Bu nedenle Bodrum artık o tarz bir eğlenceden uzak. Ama bundan 15-20 yıl öncesinde köpük partilerinin yapıldı, bir bardan diğerine elinizde içki kadehi ile geçebildiğiniz, sokaklarında her türlü müzik dinlediğiniz, denizin ortasında bile eğlence gemileri olan çok başka bir yerdi. O nedenle yerli turist daha çok var. Yabancı turisti yaz aylarında görüyorsunuz ancak eskisi gibi eğlenceye para döken turist değil de daha çok her şey dahil otellerde konaklayan bir turist var. Böylece Bodrum ekonomisi para kazanmıyor aksine kaybediyor. Ama bunu yorumlamak bana düşmez. Sadece aradaki farkındalığı anlatmaya çalıştım.
Gündüz barlar sokağının önünde denize girebilir ve Bodrum Kalesi'ne paralel yüzebilirsiniz. Vaktiniz olursa Bodrum Kalesi'ni de ziyaret edebilirsiniz. Kale içerisinde sualtı arkeoloji müzesi bulunuyor. 3300 yıl öncesine ait batıklar ve bu enkazdan çıkartılmış birçok eseri müze içerisinde görebilirsiniz.
Zeki Müren hayatının son yıllarını Bodrum'da geçirdi. Sağlığında evin sadece alt katını kullanırmış. Bu nedenle ölümünden sonra Zeki Müren'in Bodrum'daki evi müzeye dönüştürülürken evin alt katı o dönemde yaşadığı şekliyle müzeye katılmış. Evin girişinde Zeki Müren'in kullandığı otomobili de görüyorsunuz.
Yazın müze 08:00 - 19:00 saatleri arasında açık. Kışın bu saatler değişebiliyor. Evin içerisinde Zeki Müren'in kendi döneminde kendi yaptığı kıyafetleri göreceksiniz. Güzel sanatlar mezunu olması nedeniyle ben yaptığı grafik çalışmalarına da aşırı derece bayıldım. Bir de benim dikkatimi çeken mektuplar oldu. Verdiği konserlerin genelini Mehmetçik Vakfına bağışlamış. Başka yerlere de bağışlar yapmış. Döneme göre şu an bile çoğu zengin şirketlerin yapmadığı meblağlarda bağışlar yapmış. Bunu orda görünce Zeki Müren'in neden bu kadar bu toplumda sevildiğini bir kere daha anlıyorsunuz. Seni seviyorum Sn. Zeki Müren. İyi ki bizim ülkemize nasip olmuş bir sanatçı olmuşsunuz.
Eskiden Bodrum'un bulunduğu yer Halikarnas Kentiymiş. Halikarnas Kenti'nin tiyatrosu günümüzde Bodrum Antik Tiyatro olarak adlandırılıyor. Burası M.Ö. 4. yüzyılda inşa edilmiş. Günümüzde birçok konsere ev sahipliği yapıyor. Antik tiyatro tepede olduğu için ziyaret etme fırsatı bulduğunuzda Bodrum'u yukarıdan seyretmek çok keyifli oluyor. Fotoğraflık manzaraların olduğunu göreceksiniz. Yaz dönemlerinde geceleri konser ve standup gösterileri Haziran ayında başlayıp Eylül ayına kadar devam ediyor.
Burası Bardakçı koyuna yakın olan bir tepe. Ama öyle bir manzarası var ki hayran kalacaksınız. Açıkça söylemek gerekirse evde yemek hazırlayıp da buraya yemek yemeye geliyoruz. Bodrumu buradan izleye bilirsiniz. Sol taraf Bodrum, sağ taraf Gümbet'e bakıyor.
Gümbet daha çok eğlencenin olduğu ve gençlerin tercih ettiği bir yer. Gece hayatı Gümbet'te çok daha hareketli. Canlı müzik ve gece kulüpleri genelde Gümbet'te bulunuyor. Aile ile konaklamak için Gümbet size çok uygun gelmeyecektir.
Gümbet, Bodrum'un bir mahallesi gibi görünse de aslında mahalleden daha fazlasıdır. Deniz konusunda belki de Bodrum'daki en hareketli plaj Gümbet'te bulunuyor diyebilirim. Ama burası orta yaş altı kişilerin tercih ettiği bir plaj. Genelde yabancı turistleri burada sıklıkla görebilirsiniz. Gümbet'in gece hayatı da oldukça hareketlidir. Fakat ben Gümbet'teki işletmeleri çok sevmiyorum. 1996'dan beri Gümbet'e hep bi temkinli bakmışımdır. Tatil için olabilir ama yerleşme açısından Gümbet pek de uygun bir yer değil.
Gümbet ayrıca yaz aylarında çok fazla alkol tüketilen bir yer. Konaklamanızı burada yapıyorsanız eğlencenin sabah 04:00 civarına kadar devam ettiğini bilmelisiniz. Gündüzleri ise oldukça özgür davranan kişileri görebilirsiniz. Bunların çoğunluğunu turistler oluşturuyor. Gümbet'i ailece merak ediyorsanız ziyaret etmek için en uygun saatler 15:00-18:00 saatleri arasında diyebilirim.
Efendim burası bizim de evimizin olduğu Bodrum yarımadasının en batısında yer alan Gümüşlük. Biraz Bodrum merkezden uzaklaştık. Yaklaşık 25 km kadar uzağız ama mavi beyaz dokunun doğayla iç içe olduğu farklı bir cennet diyebilirim. Hem şehre yakın hem uzaktayız. Gümüşlük denizi ve koyları ile meşhur bir yer. Tavşan adamız yürüyerek ulaşabileceğiniz bir ada.
Ayrıca Gümüşlük merkezde enfes deniz restoranları vardır. Bence yaşıyorum diye demiyorum ama Bodrum'daki en lezzetli restoranlar Gümüşülük'te bulunuyor. Belediyenin tesisinde bir köftecimiz var. Ekmek arası köfteyi mutlaka deniz keyfi yaparken bir öğlen yemeğinde deneyin. O kadar çok beğeneceksiniz ki bence birden fazla defa yemek isteyeceksiniz. Gümüşlük plajları biraz taşlıdır ancak pırıl pırıl ve durgun bir denizi vardır. Bodrum'un diğer yerlerine göre denizi birazcık soğuk gelebilir.
Bodrum yarımadasının batısının merkezi Turgutreis'tir. Gümüşlüğe 5 dakika mesafededir. Ben Turgutreis'i daha samimi buluyorum. Daha halktn bir yerleşim yeri. D-Marin ise sadece zengine değil halka da hitap ediyor. Bizim evimize çok yakın olduğu için D-Marin'de sıklıkla vakit geçirdiğimiz oluyor. Bu dediğimi Yalıkavak Marina'ya gittiğinizde anlayacaksınız. Zira oradaki marina sadece zenginler için yapılmış. Halk olarak gittiğinizde kendimizi biz çok ezilmiş dışlanmış hissediyoruz. Bu nedenle ben artık Yalıkavak tarafına gitmeyi tercih etmiyorum.
Turgutreis'te Akyarlara kadar sahil şeridinde her yerde denize girebilirsiniz. Denize girmek için kimse sizden ücret istemez. Ücretli plajların sayısı çok azdır. Kalkın yaşam alanının ön plana çıktığı yer Bodrum yarımadasında bence sadece Turgutreis. Bu arada cumartesi günleri kurulan Turgutreis pazarı da bölgede diğer pazarlara göre nispeten daha ucuzdur.
Yalıkavak bundan 15 sene önce çok rağbet görmeyen bir yerdi. Hatta denizi kayalık ve köy gibi bir yerdi. Yerleşim de bu günkü gibi değildi. Ancak Yalıkavak Marina'nın kurulmasıyla beraber ev sayısı arttı. Fakat anlamsızca ev fiyatları da balon olarak arttı. Sadece zenginlerin yaşam standartlarına uygun bir yer oldu. Mesela ben size 2 top dondurmanın çok uçuk rakamlara satıldı bir yer dünyada nerede vardır dersem bence ilk sırada Yalıkavak gelir. Ben ne görüyorsam onu paylaşıyorum. Hayır yalandan yere şöyle süper böyle süper demeye gerek yok. Ufak bütçelerle para biriktirip tatil yapmaya çalışan insanların ne paraları ne de hayalleriyle oynamak istemem. İşte bu blog sitesinin de diğerlerinden farkı bu oluyor. Eğer ki Yalıkavak Marina'da gidip orta direk bir vatandaş yemek yemekte zorlanacaksa ve ben kendim zaten bunu başaramıyorsam başkalarına da sırf söyelemek için tavsiyede neden bulunayım. Bodrum yarımadasının PAHALI PAHALI PAHALI listesinin en başında gelen yeridir Yalıkavak.
Türkbükü de biraz daha devam edince Yalıkavak'ın ilerisinde kalıyor. Türkbükü'de normal şartlarda geçimini sağlayan kişilerin eğlenebileceği yerlerden değil. Hani şu bir ara televizyondan konuşulan Türkiye'nin en pahalı lahmacunu mevzunu vardı bilmiyorum hatırlar mısınız? İşte olayın cereyan ettiği yer buralardı. Yani normalin üstünde bir gelirin yoksa gezip geç arkadaşım buralardan. Bekleme yapma :) Aksi takdirde en hızlı cüzdan boşaltma yarışmasında 1. lik ödülünü alabilirsin :)
Ortakent halk plajı ve Bitez halk plajı ücretsiz plajlardır. Ben Ortakent'in denizini seviyorum çünkü hem orta serinlikte hem de dalgasız. Ben derin deniz sevdiğim için burada yüzmek bana daha keyifli geliyor. Ancak küçük çocuklarınız var ise ve hem kumda oynasınlar hem de gözümün önünde denize girsinler ve tehlikesi olmasın diyorsanız o zaman kesinlikle Bitez halk plajını tercih etmelisiniz. Bitez'de denize girince uzun bir süre diz kapaklarınızın altında kalıyor suyun seviyesi. Turgutreis akyarlar arası aracınızla giderken sağ taraf hep denize girilecek boş alanlarla dolu. Tesis olan yerler ücretli, olmayan yerler ise kendi imkânlarınızla denize girebileceğiniz yerler.