Pastel de Nata, Portekiz'in meşhur Belem tatlısını yemek için sizleri İstanbul'da Moda semtine götürüyorum.
Bir zamanlar yaklaşık 3 yılı aşkın bir süre Lizbon’da yaşamıştım. Lizbon, Portekiz’in başkenti. Ben Avenida da Liberdade (Portekiz'in başkenti Lizbon'da bulunan en ünlü caddelerden biridir) bulvarına çok yakın Rua da Boavista üzerinde bir yazılım şirketinde çalışıyordum. Güne ilk başlarken Nata ve Espresso kahve ile başlardık. O zamanlarda tanıdığım ve tattığım bu lezzeti İstanbul’a kesin dönüş kararını almamım ve ülkeye geri dönmemin ardında çokça arar olmuştum. Ne yazık ki bu güne kadar bu lezzeti İstanbul’da bulma imkânım olmadı. Fransa ve İspanya’ya yaptığım yolculuklarda NATA benzeri tatlılar yedim ancak orjinali ile alakası yoktu. Bir yıl kadar önce İstanbul'da bir pastane keşfettim ve NATA yapıldığı yazıyordu. Bir kere denedim ama pek başarılı bulmamıştım. Yine de geçenlerde eşimle beraber NATA yemek için Moda’ya gittik. Ancak kafenin kapandığını gördük. Sonra Google’da Nata diye yazdım ki hani o an Portekiz’e kadar artık gitmeyi kafaya koymuştuk. Nata krizimiz gelmişti :) Mutlaka bulup yemeliydik. Derken karşımıza arama sonuçlarında “Moda da Nata” çıktı. İnanılır gibi değil. Önce tabi ki şaka sandım. Gerçek olamayacak kadar güzel bir düşünce "Türkiye’de sadece NATA yapan bir kafe ! ". Kim bilir ki Nata'yı diye düşündük ama gittik, gördük, gerçekmiş. Üstelik yapan da bir Portekizli! Şimdi Pastel de NATA ve diğer bilinen adı ile Pasteis de Belem olan bu tatlının asıl hikayesini de anlatalım ve sonrasında “Moda da Nata” ya geri dönelim.
Ondokuzuncu Yüzyılın başında, Belém'de, Mosteiro dos Jerónimos'un (Mirasyedi Manastırı) yanında küçük bir genel dükkana bağlı bir şeker kamışı rafinerisi vardır. 1820 liberal devriminin bir sonucu olarak, Portekiz'deki tüm manastırlar 1834'te kapatıldı, din adamları ve emekçiler kovuldular. Manastırdan birisi hayatta kalmak için dükkanda tatlı hamur işleri satar; 'Pastéis de Belém' olarak bilinen hamur işleri hızla duyulmaya başlar. O dönemde Belém bölgesi Lizbon şehrinden uzak olarak kabul ediliyordu ve çoğunlukla buharlı teknelerle erişiliyordu. Aynı zamanda, manastırın ihtişamı ve Torre de Belém (Belém Kulesi), kısa sürede manastırdan gelen lezzetli hamur işlerine alışan ziyaretçileri cezbeder. 1837'de, manastırın eski 'gizli tarifini' takip ederek rafineriye bağlı binalarda “Pastéis de Belém”in pişirilmesine başlanır. “Gizli oda”da hamur işlerini el işçiliğiyle yapan usta şekercilere aktarılan ve bilinen bu tarif, günümüze kadar değişmeden kalmıştır. Her güzel tarifte bir sihir vardır ve “Pastéis de Belém”’in sihiri de doğru malzeme seçimidir.
Ben Moda da Nata'ya gittiğimde beni Burak ve Andrea karşıladı. Hem tatlının nasıl hazırlandığını hem de nasıl piştiğini görme imkanım oldu. Ardından özlediğim bu lezzeti espresso kahve eşliğinde yeme fırsatım oldu. İlk ısırıktan itibaren şunu söyleyebilirim ki Portekiz'e doğru bir yolculuğa çıktım. Birebir Lizbon'da yediğim Nata'nın aynısıydı. Kendilerine başarılar diliyorum ve bu güzel lezeti İstanbul'a getirdikleri için teşekkür ediyorum.