Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebedi istirahatgahı olan kabri, Anıtkabir, sayılarla büyük sırları içinde barındırıyor.
Anıtkabir 750 bin metrekarelik bir alan üzerine yapılmıştır. 9 Ekim 1944'te gerçekleştirilen temel atma töreniyle inşasına başlanmış ve Ekim 1953'te tamamlanmıştır. Atatürk'ün naaşı, 10 Kasım 1938'deki ölümünün ardından, anıt mezar inşa edilene kadar Ankara Etnografya Müzesi'nde mumyalanmış bir şekilde kalmıştır. Anıtkabir'in yapımı için seçilen Rasattepe'nin yükseltisi 907 metredir. Mustafa Kemal Atatürk'ün kabrinin olduğu nokta ise 905 metredir. Bu iki sayı bizi Atatürk'ün sonsuzluğa gözlerini yumduğu saat olan 9:05'i hatırlatmaktadır.
Anıtkabir'in girişi olan ve aslanlı yol olarak adlandırılan bu koridor (alle) 262 metredir. Aslanlı yolun sağında ve solunda karşılıklı olarak Türk heykeltıraşların ellerinde hayat bulan 24 adet aslan heykeli mevcuttur. Aslanların 24 tane olması, onların 24 Oğuz boyunu temsil etmesinden dolayıdır. Yukarıdaki maddede de anlattığımız gibi Ata'nın huzuruna yapının doğu yönündeki sağlı ve sollu 24 adet aslan heykelinin sıralandığı 262 metre uzunluğundaki bir yoldan girilmektedir. Aslanların sıralandığı bu yürüyüş yolunda bulunan taşlar asimetrik olarak döşenmiştir. Asimetrik olan bu taşların, döşeme aralıkları 5 santimetredir. Girişteki taşların bu şekilde yerleştirilmesinin sebebi ise, onun huzuruna çıkacak olan herkesin önce başını öne eğmesini sağlamaktadır.
Anıtkabir'in bulunduğu alana giriş için öncelikle yüksekliği 4 metre olan ve 26 adet basamağı bulunan bir merdiveni aşmanız gerekmektedir. Bu merdiven 14 ve 12 basamak şeklinde bir sahanlıkla iki kısma bölünmüştür. İlk girişte sizi karşılayan basamakların 26 tane olması sembolik olarak 26 Ağustos'taki Büyük Taarruza ithafen yapılmıştır. 26 adet merdiveni aştıktan sonraki 5 basamak ise, Türk ordusu tarafından Yunan ordusunun bozguna uğratıldığı tarih olan 26 Ağustos'tan sonraki ‘5 günü' simgeler. Bu iki ayrıntıdan sonra, merdivenlerin yüksekliği olan 4 metre ile basamakların sayısı olan 26'yı çarptığımızda 104 sayısı karşımıza çıkar. Elde ettiğimiz 104 sayısı ise Maya takviminde sıkça yer alan bir sayı olup karşılığı tam olarak 1 asır demektir. Maya Uygarlığı nereden çıktı şimdi, ne alaka demeyin. Çünkü; Mustafa Kemal Atatürk'ün Maya'lara özel olarak ilgi duyduğu ve bu medeniyete önem verdiği herkesçe bilinmektedir. Merdivenlerin bittiği noktada solda erkek, sağda kadın heykeller vardır ve bu heykeller Türk heykeltıraş Hüseyin Özkan tarafından yapılmıştır.
Aslanlı yolun bitimde ‘Tören Meydanı' olarak adlandırılan alana varılmaktadır. Tören meydanı, TBMM ve Ankara Kalesi'nin kesiştiği noktada konumlanmaktadır. TBMM yapısının mozoleye uzaklığı 1920 metredir. Bu uzaklık TBMM'nin kuruluş tarihi olan 1920'ye işaret etmektedir. Bu noktaları düşününce mozolenin konumu mükemmel bir ayrıntıyı bizlere göstermektedir. Mozolenin büyük sütunlarının her biri 19,44 metre yüksekliğe sahiptir. Bu da Anıtkabir'in temelinin atıldığı yıl olan 1944 yılını bizlere hatırlatmaktadır.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün boy uzunluğu 1.73 metredir. Onun boyunun uzunluğu olan 1.73 ile mozole sütunlarının yüksekliği olan 19,44'ü çarptığımızda 33,6 sayısı karşımıza çıkar. Bu sayı da Anıtkabir'deki 33 metrelik bayrak direğinin yüksekliğinin belirlenmesinde kullanılmıştır. Buradaki bayrak aslan inmemiştir. Yıprandığında yenisi ile değiştirilirken bile önce yenisi göndere çekilir ve ardından bayrak gönderde olduğu görüldüğünde eskisi indirilir.
Tören meydanından sütunlu mozoleye toplam 42 adet basamaklı merdivene tırmanarak ulaşılmaktadır. 42 basamak bize Atatürk'ün cumhuriyeti ilan ettiğindeki yaşı olan 42 sayısını göstermektedir.
Anıtkabir'in dış cephe duvarlarında Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi ve Onuncu Yıl Nutku bulunmaktadır.
Şeref Salonu olarak adlandırılan alana ulaşırken alanın zemin döşemlerinde, tavan alanında ve iç kolon süslemelerinde; yay, ok, yaba, koçbaşı, koç boynuzu, bereket ve kurt ağzı motifleri göze çarpar. Bu motifler de Hun ve Göktürk kurganlarındaki motiflerin birebir aynısıdır. Şeref salonunun ölçülerine bakıldığında bir kenarı 32 metre diğer kenarı ise 60 metre uzunluğunda olup toplamda 1920 m² alanı kaplamaktadır. Bu sayı da yine bizi TBMM'nin kuruluş yılı olan 1920'ye götürmektedir.
Mozolenin uzun kenarı 72 metre ve kısa kenarı 52 metre uzunluğa sahip olup 3744 m²'lik bir alanı kaplamaktadır. Maya takviminde 365 gün vardır. 365 ile 3744 sayısını çarptığımızda 1366560 sayısı çarşımıza çıkar. Bu sayı bizi, Maya takvimine göre Güneşin kendi etrafında 3744 yılda ya da 1366560 günde dönmesini tamamladığı sayılara götürür.
-Mustafa Kemal Atatürk Dolmabahçe Sarayı’nda 10 Kasım 1938 günü sabahı 09:05’te hayata gözlerini yummuştu. -Vefatının ardından Mehmet Kâmil Berk, Atatürk’ün çenesini ipek bir mendille bağlamış, ayak parmaklarını pansıman sargısıyla birleştirmiştir. -Cenaze Gülhane Tıp Akademisi’nden Prof. Lütfi Aksu tarafından 11 Kasım günü tahnit edilerek özel bir tabuta yerleştirilmiş ve Dolmabahçe Sarayı’nın muayede salonunda katafalka konulmuştur. -12 Kasım 1938 tarihinde hükümet tarafından alınan 21 Kasım 1938 günü Ankara’ya yapılması yönündeki karar 13 Kasım günü ilgili birimlere iletilerek cenaze töreninin hazırlıklarına girişilmiştir. -16 Kasım günü Dolmabahçe Sarayı Merasim Salonundaki katafalkta 3 gün boyunca halkın ziyaretine açılan Atatürk’ün naaşını görmek için binlerce kişi Dolmabahçe Sarayı’na akın etmiştir. 17 Kasım günü oluşan izdihamda 11 kişi ezilerek hayatını kaybetmiştir. 18 Kasım’da ise cenaze halkın ziyaretine kapatılmıştır. -Atatürk’ün cenaze namazı naaş Dolmabahçe’den çıkarılmadan hemen önce 19 Kasım Cumartesi günü sabah 08:10’da camide değil Dolmabahçe Saray’ında bir odada kılınmıştır. -Cenaze namazı, Ord. Prof. Şerefettin Yaltkaya tarafından kıldırılmıştır. Atatürk’ün cenaze namazının müezzinliğini Müezzin Hafız Yaşar Okur üstlenmiştir. -Atatürk’ün naaşını yer aldığı sanduka, cenaze namazından sonra top arabasına konulmuştur. Sirkeci’ye getirilerek Yavuz zırhlısına aktarılan naaş, İzmit’te trene aktarılarak Ankara’ya doğru yola çıkmış ve aynı günün akşamı 20.30’da Ankara’ya ulaşmıştır. -Cenazenin Dolmabahçe’den Etnografya Müzesi’ne yolculuğuna da binlerce kişi iştirak etmiştir. -20 Kasım günü Ankara’da devlet erkânı ve halk tarafından karşılanan cenaze on iki general tarafından top arabasına koyulmuş ve yüz bir pare top atışıyla selamlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi önündeki katafalka konulmuştur. -Atatürk’ün naaşı 21 Kasım 1938 günü büyük bir cenaze töreni ile Ankara Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabri olan katafalka yerleştirilmiş ve ziyarete açılmıştır. -Ankara Etnografya Müzesi’nde 4 ay katafalkta kaldıktan sonra naaş, 31 Mart 1939 tarihinde geçici kabrinden (katafalk) alınarak Anıtkabir’in inşasına kadar bekleyeceği yere defnedilmiştir. -Vefatının üzerinden 15 yıl geçtikten sonra 10 Kasım 1953 tarihinde Atatürk’ün cenazesi Etnografya Müzesi’nden Anıtkabir’deki yerine aktarılmıştır. -15 yıl sonra Etnografya'dan Anıtkabir'e aktarılırken Prof. Kamile Şevki Mutlu katafalka çıkar, Atatürk'ün yüzüne bakar. Ata'nın derisi kahverengi bir hal almıştır ama yüz hatları bozulmamıştır. -Atatürk'ğn tabutu Menderes'in huzurunda açılmıştı. Ata’nın 15 yıl Etnografya Müzesi’nde bekletilen naaşı,12 askerin omuzları üzerinde oradan alınmış ve 136 asteğmenin çektiği bir top arabası ve matem marşı eşliğinde Anıtkabir’e taşınmıştı. -Bilindiği gibi, Anıtkabir yapılana dek, Atatürk’ün naaşının korunabilmesi için “tahnit” denilen bir işlem yapılmıştı.Gülhane Patolojik Anatomi profesörü Dr. Lütfi Aksu tarafından gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırıngayla özel bir formül enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük ilaç şişesi, Ata’nın koltuk altlarına yerleştirilmişti. -Bu işlem sayesinde Ata’nın naaşı ölüğü gibi korunabilirdi ancak İslam dini, ölünün defnini şart koştuğundan,geçici tahnitin bozulması şarttı. -Nakilden önce, bu işlem için bir komite kuruldu. O komite,törenden bir gün önce, Başbakan Adnan Menderes’in huzurunda Atatürk’ün tabutunun açılmasını kararlaştırdı.Tabut açılınca tahnit bozulacak ve ceset çürümeye başlayacaktı.Bir başka deyişle Atatürk’ün (mumyalanmış gibi) korunmuş naaşını son görenler, o törene katılanlar olacaktı. -Atatürk tekrar kefene sargılanıp anıtkabir'de son mezarına defnedilmiştir.